25 Ocak 2014

Parazit manipülasyonları, içinde yaşadığı canlıyı kontrol altına alan parazitler

Birçok canlı, doğal ortamda beslenme veya günlük faaliyeti sonucunda, iç ortamına çeşitli parazitler alır. Bu parazitlerden bazıları, canlının dış görünüşü ve hareketleri başta olmak üzere, canlıda alışılmışın dışında farklı değişiklikler meydana getirirler. Böylece canlıyı denetim altına alıp amaçları doğrultusunda yönlendirirler. Bilim insanları, parazitlerin konak içinde salgıladıkları bazı biyokimyasallar sayesinde bu denetimi sağladıklarını düşünüyorlar. Yalnız bu kesinlik kazanmış değildir. Parazitlerin etki ettiği bu canlılar, genellikle ara konak olarak adlandırılan ve parazitin gelişimini bu canlıda tamamlayıp üremesi için ana konağa ulaşmak amacıyla manipüle edip kullandığı canlılardır. Parazitin buradaki temel amacı, ana konağına ulaşmak istemesidir. Daha genel bir ifadeyle neslinin devamını sağlamak için böyle dikkat çekici bir yönteme başvururlar. (Manipülasyon: Kontrol altına alıp yönlendirme.) 

Şimdi bu ilginç olayla ilgili doğada görülmüş birkaç örneği sizinle paylaşalım: 



Dev kaplumbağa karıncası ve Nematod parazitler 


Tropik ormanlarda yaşayan bir karınca türü olan Dev kaplumbağa karıncası’nda (Cephalotes atratus) tespit edilen durum, bu olaya verilebilecek en iyi örneklerden bir tanesidir.

Dev kaplumbağa karıncaları, Nematod paraziti barındıran kuş dışkısındaki besinleri yuvalarına taşırken veya bunlarla beslenirken Nematod parazitlerini iç ortamlarına alırlar. Zamanla parazitlerin yaşam döngüsü sonucunda, karıncada ilgi çekici farklılıklar meydana gelir. Karıncanın kuşlara yem olması için Nematod parazitlerinin yapmış olduğu o değişikliklerden ilki, karıncanın hareket metabolizmasını yavaşlatmalarıdır. Gelişip üremeye başlayan parazitler, karıncanın karın kısmına yumurtalarını bırakırlar. Bu yumurtalar, karınca karnının kırmızı renkte gözükmesine neden olur. Bu,  kuşların dikkatini çeken bir renktir. Çünkü tropik ormanlarındaki bu kuşların beslendikleri meyveler de kırmızı renktedir. Karıncada görülen bir diğer dikkat edici davranış ise, karıncanın bir dal veya yaprak üzerinde hareketsiz kalıp kırmızı renkteki karın kısmını havaya kaldırmasıdır. Böylece karınca veya karıncalar bu görünüm ve hareketleriyle kuşlara açık hedef haline gelirler. Kuşlar tarafından meyve sanılıp yenilen karıncalar, Nematod parazitlerinin amacını yerine getirmiş olurlar.
    
Özetle küçük Nematod parazitleri, karıncayı manipüle edip kuşa yem olmasını sağladılar. Bunu da karıncayı kuşların beslendiği meyvelere benzeterek yaptılar. Bu parazitlerin karıncaya etki ettikten sonra onu yavaşlatmaları, karıncanın karnını kırmızıya boyamaları, karıncayı yüksek bir yere çıkartıp karın bölgesini yukarıya kaldırmasını sağlamaları, insanı gerçekten düşündüren bir olay. Bunların haricinde karıncada daha bir sürü küçük değişiklikler yaparlar. Mesela karıncanın kırmızı olan karın bölgesini dıştan saran kitin yapılı kabuğu, daha ince ve yumuşak bir hale getirirler. Peki bunu neden yapıyor olabilirler? Çünkü kuşlar normalde karıncalarla beslenmezler. Nedeni ise karıncanın sert bir kabuğunun oluşudur. Nematodların neden böyle bir şey yaptıklarını şimdi daha iyi anladık. Çok zekice değil mi? Peki bu küçücük parazitler bunca şeyi nerden biliyor? Böylesi davranışları nasıl öğrendiler?Bu adaptasyonu (uyumu) evrimle nasıl ilişkilendirebiliriz? …gibi bir sürü soru sorabiliriz kendimize. İlginç. 
Şimdi başka bir örneğimize geçelim: 


Salyangoz ve yassı kurt paraziti (yassı solucan) 


Yassı kurt parazitinin yumurtalarını taşıyan kuş dışkısının, salyangoz tarafından yenilmesi veya salyangozun bu dışkı üstünden geçmesiyle bu yumurtalar salyangoza geçmiş olur. Salyangoz iç ortamında yassı kurt parazitinin yumurtaları açılır. Bu yumurtalardan çıkan kurtçuklar büyüyüp gelişmeye başlar.Bir süreden sonra ergin forma erişen yassı kurtlar, salyangozun beynini işgal edip kontrolünü ele geçirirler. Salyangoz, normalde karanlık, ılık ile nemli yerleri seven ve ışık hassasiyeti bulunan bir hayvandır. Yassı kurt parazitleri, salyangozun gözlerini enfekte ederek ışığa olan hassasiyetini ortadan kaldırırlar. Böylece salyangozu gündüzleyin açık sahaya doğru yönlendirirler. Enfekte olmuş gözler bir süre sonra şişerek tırtıl gibi gözükmeye başlar. 

“Burada dikkat etmemiz gereken nokta, salyangozun yassı kurt paraziti için bir ara konak oluşudur. Buradaki parazitin amacı:Ara konak olan salyangozu manipüle edip morfolojisi (dış görünüşü) ve hareketleri üzerinde değişiklikler yaparak ana konak olan kuşa yem olmasını sağlamaktır.”

Yassı kurt parazitleri bununla da yetinmeyip salyangozun kuşlara daha rahat yem olması için salyangozu daha yükseklerdeki bitkilerin tepesine çıkarmaya zorlarlar. Böylece açık hedef haline gelen salyangoz, herhangi bir kuş tarafından avlanıp içindeki parazitlerle beraber yenilir. Amacına ulaşmış olan yassı kurt parazitleri, salyangozu feda ederek ana konakları olan kuşa geçmiş olurlar. Kuşun iç ortamında beslenip üremelerini devam etmek için yumurtlarlar. Bu yumurtalar kuşun dışkısıyla birlikte dış ortama atılır. Tekrar dışkıdan salyangoza bulaşan yumurtalar aynı manipülasyonları göstererek döngüyü devam ettirirler. 
Hadi bir diğer örneğimize geçelim: 


Çekirge ve Gordiyon solucanı 


Çekirgenin beslenmesi sonucunda iç ortamına geçen parazit solucan, daha larva dönemindedir. Çekirgenin içinde büyüyüp gelişmeye başlayan solucan, çeşitli kimyasallar salgılar. Bilim insanları, bu kimyasalların çekirgenin beyin ve sinir sistemine etki ettiğini düşünmektedirler. Peki bu nasıl oluyor? Solucan,çekirgenin içinde ergin forma gelince çekirge suya atlayıp intihar etmektedir. İlginç değil mi? Durduk yere bu çekirge neden suya atlayıp kendini boğdu? Çünkü solucan böyle istiyordu. Artık ergin forma gelen solucan çekirgeye ihtiyaç duymamaktadır. Üremesi için su ortamına gereksinimi doğmuştur. Salgıladığı kimyasallar sayesinde çekirgenin sinir sistemini etkileyerek çekirgenin suya atlayıp boğulmasını sağlar. Suda boğulup ölen çekirgenin vücudundan dışarı çıkmaya başlayan solucan, hayvanın vücudunu terkederek amacına ulaşmış olur.
Bir sonraki örneğimize geçelim: 


Fungus (Ophiocordyceps unilateralis) ve Marangoz karıncası (Camponotus leonardi) 


Tropik yağmur ormanlarında yaşayan bir karınca türü olan Marangoz karıncaları, birlikte yaşamalarının yanı sıra dışarıda da koloniler halinde dolaşırlar. Yuvalarını ağaç kovuklarına yapar, dal ve yapraklar üzerinde yaşamlarını devam ettirirler. Zaman zaman ağaçtan toprağa aşağı inip tekrar ağaca çıkarken üzerlerine parazit Fungus sporlarını bulaştırırlar. Bu sporlar karıncayı enfekte ederek vücudunun her yerine dağılıp çoğalırlar. Kısa bir süre sonra karıncanın beynini de etkileyerek karıncanın anormal hareketler sergilemesine neden olurlar. Normalde koloni ile birlikte hareket eden karınca, koloniden ayrılıp ağaçtan aşağıya düşer.  Toprak yüzeyinde başıboş bir şekilde dolanmaya başlar. Karıncanın bu gelişigüzel dolanması tamamıyla Fungus tarafından yönlendirilmektedir. Bu dolanma, Fungusun yaşam ve üremesini devam etmesi için uygun ortamın bulunmasıyla son bulacaktır. Sonunda karınca,nemli ve yerden biraz yüksekteki otların olduğu bir ortama gelir. Burası Fungusun istediği koşullara uygun bir yerdir. Artık karıncanın yaşamına son vermenin vakti gelmiştir. Fungus bunu çok ilginç bir şekilde, emelleri doğrultusunda gerçekleştirir. Karınca yaprağın altındaki ana damarı ısırıp öylece kalarak ölür. Öncesinde çoğalıp gelişmek için karıncayı kullanan Fungus, şimdide zavallı karıncanın vücudunu üremek için bir ev gibi kullanacaktır. Kısa bir süre sonra Fungus, karıncanın baş kısmından dışa doğru spor keselerini oluşturur. Bu keselerden çevreye sporlar saçılır. Bu sporlar tekrardan yeni karıncalara geçerek bu döngü böylece devam eder. 

Ekosistemlerde bu olaylara benzer daha birçok örnek bilinmektedir. 




Gelecek yayınlarımızda görüşmek üzere. Takipte kalın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder